18 Şubat 2017 Cumartesi

Stelbel SB/03 Yol Bisikleti

Stelio Belletti, 1973 yılında sonraları içinde babasının ismini vereceği kadroların da bulunduğu Stelbel firmasını kurmasının üzerinden çok geçmeden isminden sıkça söz ettirmeye başlamış. TIG kaynaktaki ustalığı, patenti kendinde olan dönemin sıra dışı maşası ve el işçiliğindeki emsalsizliği ile ün salan Stelio, hala aramızda bulunan birkaç İtalyan ustadan biri konumunda.
Kadro tasarımı ve üretimi konularında kendini yetiştiren Andrea Cimò, Alessandro Caccia ve Cicli Corsa'daki arkadaşları sayesinde 2013 yılından itibaren yepyeni bir kimliğe bürünen Stelbel markası, tecrübe, üretim geleneği ve zanaatini günümüze aktaran Stelio Belletti'nin danışmanlığı ve kararlarıyla yoluna oldukça emin adımlarla devam ediyor.
Çoğunlukla çelik kullandığı kadrolarının üretimini İtalya'da gerçekleştiren Stelbel'in toplamda sekiz farklı modeli bulunuyor. Pista, Strada, Strada Super, Ortica, Nina, Rodano, SB/03 ve Antenore ismindeki bu modeller, bisiklette klasik ve geleneksel hatları korumayı sevenlerin yanı sıra modern akımları takip edenleri de oldukça tatmin edecek şekilde tasarlanmış. 
Bu bisiklet gelene kadar kullanma olanağı bulduğum Stelbel Rodano ile aralarında hem geometri hem de sürüş karakteri açısından farklar bulunan Stelbel SB/03, markanın yarış tipi yol bisikleti olarak tanıtılıyor. Nispeten kısa çeki borusu ve tekerlekler arası mesafesiyle geometrisi biraz daha agresif bir kimlik kazanan ve özellikle yeni nesil T47 orta göbek bölgesi bir hayli rijit olan kadro, genel anlamda daha esnemez bir yapıya bürünmesi amacıyla kardeşi Rodano'dan 100 ila 200 gram arası (ölçülerinize bağlı olarak) daha ağır olacak şekilde üretiliyor. Yol bisikletinde agresif duruş pozisyonunu seviyor ve gramların hesabına düşmüyorsanız, SB/03 modelini tercih etmeniz sizin yararınıza olacaktır. Kaldı ki çelik bisikletlerde öyle çok da hafifliğin peşinde koşmamak gerektiğini düşünüyorum çünkü bu sefer bisikletin yol tutuşundaki ustalığından ve virajlardaki bariz üstünlüğünden ödün vermiş oluyorsunuz.
Bisikletin sertliğinden bahsederken söz konusu olanın çelik bisiklet olduğunu unutmamak gerekiyor, zira üst düzey kalitedeki borular kullanılarak üretilen çelik bisikletler darbe ve titreşim emmede çok iyi seviyededir. Yani hem yeterince esnemezlik hem de yeterince konforlu sürüş hissi sunarlar. Campagnolo Bullet Ultra 50mm Clincher ve 3T Orbis II T35 LTD Tubular tekerlek setleriyle test ettiğim bisikletin iki tekerlek setiyle de muazzam sonuç verdiğini söylemeliyim. Kişisel olarak tubular tekerlek setlerinin sürüş keyfini bir tık yukarı taşıdığını ve bisikletin karakterini olumlu etkilediğini düşünüyorum ancak bu bisikletin clincher tekerlek setiyle de hem inişlerde hem de keskin dönüşlerde verdiği tepkiler son derece tatmin ediciydi. Bu durum kadronun tasarım ve mühendisliğine dair güzel ipuçları veriyor. Kararlılığı, virajlardaki tutarlılığı ve güven veren sürüş hissi ile kısa sürede sizi kendine aşık edecek olan Stelbel SB/03, çelik kadro ve karbon maşa olarak sunuluyor.
Boruları Columbus tarafından bu model için özel olarak üretilip şekillendirildiği için size tek tip bir borudan üretildiğini söylemem ya da boru modeli belirtmem yanlış olur. Örneğin; üst boru geleneksel tipte değil, elips tipinde şekillendirilmiş. Bu ve benzeri konularla ilgili daha detaylı bilgileri markayla iletişime geçerek edinebilirsiniz. 
Tamamen kendi ölçülerinize özel olarak ürettirme şansına sahip olduğunuz Stelbel kadrolarının renk opsiyonları neredeyse sınırsız. Eğer aklınızda net bir renk varsa, markanın sosyal medya hesaplarında paylaştığı fotoğraflara hiç bakmayın çünkü aklınızı karıştıracak güzellikte bir sürü renkle karşılaşacak ve muhtemelen kararınızı değiştirme noktasına geleceksiniz. Tasarım ve renk seçme konusunda oldukça yaratıcı ve esnek; boya işçiliğinde ise kusursuz oldukları rahatlıkla söylenebilir. Ben tercihimi Campari kırmızısından yana kullandım. Bisikletin detaylı fotoğraflarına buradan bakabilirsiniz.
Sipariş için internet sitelerindeki iletişim formundan Stelbel ile bağlantı kurabilir ya da info@stelbel.it adresine e-mail yollayabilirsiniz. Mevcut yoğunluklarına da bağlı olarak ortalama bekleme süresi dört ay olarak veriliyor ve siparişi oluştururken bir miktar ön ödeme yapmanız gerekiyor. İstediğiniz vites grubu, tekerlek seti ve tamamlayıcılarla teslim alabileceğiniz bisikleti dilerseniz sadece kadro olarak da sipariş edebilirsiniz.

4 Şubat 2017 Cumartesi

De Marchi Ceket

1946 yılında bu yana İtalyan bisiklet dünyasında yer alan ve özellikle Heritage ismini verdiği koleksiyonuyla bilinen De Marchi, üretiminin tamamını ısrarla İtalya'da sürdüren ender firmalar arasında. Bisikletçiler için birbirinden şık ve oldukça geniş bir ürün gamı bulunan markanın teknik kumaş kullandığı ürünleri bir hayli başarılı.

Kullandığım diğer De Marchi ürünleri gibi bu ceket de kalitesini paketinden çıkar çıkmaz belli ediyor. Tasarımı, dokusu ve hafifliği ile dikkat çeken kışlık ceketin ön tarafı rüzgâr geçirmeyen kumaştan oluşturulmuş. Hem gövde hem de kollarda kullanılan bu teknik kumaş sayesinde, üşümeniz çok da söz konusu değil. Ceketin koltuk altı kısmından aşağı kadar inen ve sırt kısmında bulunan diğer kumaş tipi ise hava aldıran cinsten. Sağ kolun üst kısmına yerleştirilen ufak cep, arkadaki üç artı bir cep ve yer yer kullanılan ama tasarımda rahatsız edici durmayan reflektör bantları ve altı farklı beden tercihiyle kış aylarında kullanım için oldukça ideal bir kimliğe bürünen De Marchi Training Jacket, markanın en başarılı ürünlerinden biri konumunda.


Piyasadaki hemen her kışlık cekette soğuktan koruma, nefes aldırma ve aynı zamanda ısıtma özellikleri olduğuna sık sık vurgu yapılsa da, bunların bir kısmı bu görevlerden bir veya iki tanesini yerine getirmede sorun yaşıyor. Isıtırken terletenler ya da rüzgâr geçirmezken nefes aldırmayanlar... Özellikle uzun sürüşlerde oldukça rahatsız edici olan ve hatta hasta olmanıza sebep olabilen bu kusurlu ceketlerden kurtulup gerçekten uzun yıllar kullanabileceğiniz bir ceket almanız gerekiyor. Bu noktada da De Marchi'nin ceketi doğru tercih gibi duruyor. Bugüne kadar kullandığım kışlık ceketler arasında saydığım özellikleri kusursuz bir denge ile yerine getiren tek ceketin bu olduğunu söyleyebilirim. Ocak ayında havanın sıfır derece civarında seyrettiği günlerde sık sık kullandığım ceket, tırmanışlarda, inişlerde ve rüzgârın karşıdan estiği durumlarda beni oldukça tatmin etti. Ne aşırı bir terleme ne de kuvvetli rüzgârda herhangi bir üşüme yaşamadan sürüşlerimi tamamladım. Ceketin iç kısmında yer alan yumuşak dokunun gövdeyi ısıtmada epey başarılı olduğunu söylemeliyim.

Kışlık bisiklet giyiminde kullandığınız ürünleri diğer ürünlerle nasıl tamamladığınız çok önemli. Örneğin; bu ceketi havanın güneşli ve on derecenin üzerinde seyrettiği bir günde kullanacaksınız, içinize uzun kollu bir içlikten fazlasını giymenize gerek yok. Kendinizden emin olamadığınız ya da havaya güvenemediğiniz durumlarda ise ceketin cebine inişlerde kullanacağınız kolsuz bir rüzgârlık alarak gövdenizi koruyabilirsiniz. Eğer gerçekten çok soğuk bir havada sürecekseniz, içliğin üzerine kışlık bir forma, onun da üzerine bu ceketi giyebilir, yanınıza yine o kolsuz rüzgârlığı alarak soğuktan korunabilirsiniz. Eldiven ve şapka ile açıkta kalan yerlerinizi kapattıktan sonra da öyle kolay kolay üşümeniz söz konusu olamaz.

Kesimi ne öyle çok bol ne de çok dar olan ceketin bedenine kadar verirken ürünün beden tablosunu mutlaka inceleyin. Ön kısmı gövdenizi sarıyor gibi gözükse de arkadan biraz bol durabiliyor. Bu yüzden belki Santini ya da Rapha gibi markalarda kullandığınızın bir beden küçüğüne gitmeyi tercih edebilirsiniz.