Cyclist Türkiye yayın hayatına başladı. Üzerimizden büyük bir yük kalktı. Kalktı kalkmasına ama işler hafiflemedi. Aksine artarak devam etti. Ofiste her günümüz yoğun geçiyordu. O esnada Aydan Çelik imdadımıza yetişti. Çarşamba günü gelin de radyo programında sizin dergiyi konulaşım dedi. İşi gücü bıraktık. Topuklarımız popomuza vura vura gittik.
Pazartesi ve Salı gününün yoğunluğunu geride bırakmıştık. Havayı güneşli görünce elbette bisikletlerimizle yola koyulduk. Sabah Tufan ile Kadıköy rıhtımda buluştuk. Vapur iskeleye yaklaşırken birlikte duran bisikletlerimize bakıp gülümsüyorduk. İkimizin de birbirine belli etmediği güzel bir heyecanı vardı. Dergiyi ilk defa beraber temsil edecektik. Daha dergi ortada yokken kendi aramızda konuştuğumuz onca şeyi, şimdi bizi dinleyen bir sürü insana aktarabilecektik. Celeste ve turuncu renkler birbirine ne kadar yakışıyor diye düşünürken müthiş yetenekli kaptanımız vapuru uyuyan herkesi uyandırmak için and içmişçesine sert bir şekilde yanaştırdı. Uyandık. Kaldırımdaki Sirkeci kalabalığından bir an önce kurtulup Tophane dolaylarındaki Açık Radyo'ya doğru yol aldık.
Varır varmaz Aydan abiyi aradım. Hemen yanımıza geldi. Selamlaştıktan sonra hemen birkaç kare fotoğrafımızı çekti. Belli ki o da heyecanlıydı. Bisiklet insanlarıyla birlikte olmanın en güzel yanı da bu. Bisikleti kalpten seven insanların yüzü her zaman böyle gülüyor işte. Yapılan en basit işte bile bir heyecan oluyor işin içinde bisiklet olunca. Aydan abinin gözü beni daha çok yol bisikletiyle görmeye alışık olduğundan, bir ara yeni aldığım şehir bisikletimi incelerken yakaladım onu. Rengini en az benim kadar sevdiğinden emindim. Sonra dayanamayıp bisikletlerimizi programın yapılacağı stüdyoya götürmek istedi. Zaten hava onları öyle gölgede bırakacak kadar da sıcak değildi. Bisikletlerimize bunu yapamazdık. Üşümesinler diye hemen içeri aldık onları.
Daha önceki konuk oluşumdan da bildiğim üzere, Şeytan Arabası programı 25 dakikalıktı ama bu seferki bana beş dakika gibi geldi. Konu konuyu açtı ve akıp gitti zaman. Öncesinde ve sonrasında da sevgili Esra Ertan ve Aydan Çelik ile dergi ve bisiklet üzerine uzun uzun konuştuk ama o gün hiç bitmese de olurdu aslında. Uzun süredir böyle keyifli sohbet ettiğim bir gün geçirmemiştim. Sanırım o stüdyodaki herkes bıraksalar akşama kadar bisiklet konuşmaya devam edebilirdi. Bisiklet hakkında daha anlatılacak, yazılacak ve çizilecek öyle şey var ki...
Programın kaydını aşağıdan dinleyebilirsiniz:
Programın kaydını aşağıdan dinleyebilirsiniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder