Daha ilk bölümle birlikte sele ayarının faydaları, aynakol dişlisinin büyüyüp küçülmesinin sürüş performansına etkileri ve tırmanışta neden hafif olmanız gerektiğine dair deyim yerindeyse hap bilgileri paylaşmaya başlamışlar. Durum böyle olunca, animeyi boş gözlerle izlemeye hiç fırsatınız olmuyor. Bir yandan senaryo akıyor, bir yandan da o senaryoya entegre biçimde bisiklet mekaniği ve bisiklet kullanımı hakkında bilgiler paylaşılıyor. Tüm bunlar olurken, farklı diyaloglarla beraber bisikletin avantajları sıralanıyor ve kullanımı özendiriliyor. En güzel yanlarından biri ise, sadece erkeklerin değil, bisiklete ilgi duyan kızların da oldukça güzel bir şekilde işleniyor olması. Bisiklet hakkında pek bir şey bilmeyen çocuğun selesini ona uygun hale getiren kızın bilgisine şahit olduğunuz sahneye bayılacaksınız.
Bölümlerde sık sık yol bisikleti görüyoruz. Amaç bisiklet sporcusu yetiştirmek olduğundan, bölümlerde hep bisiklet sporuna ilgi duyan karakterler ve onların maceraları var. Antrenmanları, bisikletleri ve teknikleri oldukça keyifli biçimde aktarılıyor. Bisikletlerin detayları çok güzel bir şekilde aktarılmış. Tek fark, telif hakkı dolayısıyla isimlerin farklı yazılması. Mesela; Pinarello yerine Pinarrelo yazmışlar. Tasarımları ise tamamen aynı. Yani, animeyi sadece çocuklar için değil, bisiklete ve bisiklet sporuna ilgi duyan yetişkinler için de eğlenceli hale getirmişler.
Belirli bir bilinç oturtmak için işe önce çocuklardan başlamak, oldukça geleneksel ve her zaman işe yarayan bir taktiktir. Örneğin; ülkesini savaşa hazırlamak isteyen Hitler'in yaptığının da bundan pek farkı yoktu. Dönemin çocuklarının oynadığı oyuncaklar hep militarist materyallerden oluşuyordu. Japonların kendi ülkelerinde halihazırda yaygınlığı bulunan bisiklet kullanımını pekiştirmek ve sporcu yetiştirmek adına yaptığı bu hamle, ülkemiz açısından oldukça örnek alınası bir durum, çünkü bunu teşvik eden hiçbir yayınımız yok. Bazı sabahlar televizyondaki çocuk kanallarını açıp ne var ne yok diye bakıyorum. Biraz İngilizce biraz Türkçe konuşan komik suratlı karakterler, kusursuz bir yaşam, hayvanlar, doğa sevgisi, aile, arkadaşlık gibi şeyler hakkında bilgilendirici senaryoların içinde oradan oraya koşturuyorlar. Bisikleti ise ara sıra görüyorum. Hiç görmüyorum desem haksızlık olur ama gördüğüm kadarı bir çocuğun aklında yer edecek kadar yeterli değil. Bunu çok net söyleyebilirim.
Ben, içinde çocuk parkı olan bahçeli kafelerde oturduğumda, bisikletimi genelde çocukların bulunduğu yerlere yakın koyarım. Gider bakarlar, dokunurlar, kurcalarlar, annelerine babalarına sorarlar ve öğrenirler. Ne öğrenseler kar sayarım. Merak edip soru sormak isteyenlerin sorularına anlayacakları dilden cevap veririm. Bana göre dünyanın en eğlenceli şeylerinden biri, hevesle yanınıza gelen birinin merakını aynı heyecanla gidermektir.

2 gunde 30. Bolume geldim. Hem cok komik hem de gercekten güzel bilgiler veriyor. Ozellikle de yeni başlayanlar ve bisiklet yarislarini yeni yeni takip etmek isteyenler cok guzel bilgiler alicaklardir. Karakterler de guzel olusturlmus, gogus kaslarina Andy ve Frank adini vermis bir sprinter bile var. :)
YanıtlaSilÇok sevindim başlamanıza :)
Silçok değerli bir paylaşım olmuş.. teşekkürler :)
YanıtlaSilEsas ben teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için.
SilÇok beğendim ve sizi geç keşfettiğim için üzüldüm:)
YanıtlaSil:) Çok teşekkür ederim!
Sil