Bundan iki yıl önce aldığım şehir bisikletimi tur bisikletine çevirmiş, biri 200 diğeri yaklaşık 750 kilometre olan iki tura çıkmıştım. Bisiklet kaliteliydi ama ani duruşlarda, dönüşlerde ve yüksek hızlarda bagaj ve heybe ile olan münasebeti bana güven vermiyordu. Neticede şehir içinde sürüş için tasarlanmış, yük taşıma için tasarlanmamış bir bisikletti. Dolayısıyla taşıdığı yük, bisikleti esnetiyor ve dengesizlik yaratıyordu. Zaten sonra o bisikleti satıp yol bisikletine geçmiş ve bir daha da yüklü bir şekilde tur yapmamıştım.
Geçenlerde içimdeki tur isteği arttı ve tek başıma bir tura çıkmak istedim. Bütün bisikletlerim yol bisikletiydi ve öyle bagaj takıp tur bisikletine devşirilecek bir bisikletim yoktu. Soluğu, Türkiye'deki tur bisikletçilerinin ve Türkiye'den geçen tur bisikletçilerinin uğrak yeri olan Bisiklet Gezgini'nde aldım. Tercihimi ise hem farklı vites sistemi hem de uyumlu renkleri sebebiyle Hollandalı Santos markasının Travelmaster modellerinden birinden yana kullandım.
Alüminyum kadroya sahip ve 26'' teker boyutu olan modelin tam ismi, Santos Travelmaster 2.6 Tur Bisikleti olarak geçiyor. Bisikletin en güzel yanı, her şeyinin üzerinde hazır bir şekilde olması. Benim gibi tembel tipler için harika. Çamurluklar, enerjisini dönen tekerlek göbeğinden alan, sensörü sayesinde hava kararınca kendi kendine aktif hale gelen ön ve pille çalışan arka aydınlatmalar, ön ve arka bagajlar, ayaklık ve hatta bir de gidona sabitlenmiş küçük bir pusula takılı bir şekilde teslim ediliyor. Dolayısıyla, size kalan sadece bisikleti kendinize göre ayarlatmak ve tur çantalarınızı takıp yola çıkmak oluyor. Travelmaster 2.6 modelinin elcikleri oldukça ergonomik. Avuç ve bileklerinizi yormayacak şekilde tasarlanmış. Onu da yine kendinize uygun bir açıya getirtebiliyorsunuz.

Bir kayış ile bisikleti ilerletme fikrine bir türlü alışamamıştım. Hafif oluşu ve isminin en nihayetinde kayış olması sebebiyle zincirin yerini ne kadar tutar ne kadar tutmaz emin olamıyordum. Ancak turumun ikinci günündeki sert tırmanışların ardından güvenimi kazandı. Hiç de öyle hayalimde canlandırdığım gibi bir esneme payı falan söz konusu olmadı. Zaten turdan döndükten sonra incelediğimde öğrendim ki, yapımında karbon malzeme kullanılıyormış. Yani hafiflik, sertlik ve dayanıklılığını karbona borçluymuş. Öyle kafanıza göre katlayamıyorsunuz. Bisikletteki hali dışında alabildiği tek bir şekil var ve bisiklette takılı olmaması durumunda o şekilde durması gerekiyor.
Bugüne kadar kendi bisikletlerimde kullandığım fren sistemleri hep bildiğimiz telli mekanizma ile çalışan pabuç frenlerdi. Bir de yakın bir dostumun sık sık kullandığım bisikletindeki mekanik disklerle fren tecrübem olmuştu. Bu bisiklette ise durum biraz farklı. Yine pabuçlarla fren yapılıyor ancak pabuçlara komut gönderen şey teller değil hidrolik yağ oluyor. Sürüş yapacağınız iklime göre normal veya daha geç donan çeşitlerinden birini seçebileceğiniz hidrolik yağlı sistem sayesinde fren performansınızda bariz bir fark oluyor. Yüksek hızla yol bisikletinde seyrederken, bu frenlerle ani bir fren yapmam gerekse muhtemelen bisiklette şöyle ciddi bir şekilde öne doğru gelirim. Hatta yeterince dengeli olmazsam, bisiklet beni üzerinden atacak duruma bile gelebilir. Tur bisikletinde esas olan güvenilirlik ve sağlamlık olduğundan, frenlerinizin her türlü ihtiyacınıza cevap verebiliyor olması gerekli. Hidrolik fren sistemlerinde adını duyurmuş bir marka olan Alman Magura, bu tip bisikletler için HS serisini üretmiş. Çalışma mekanizmasına ve nasıl sökülüp takıldığına buradan bakabilirsiniz.
Tekerlekler oldukça sağlam ve dengeliydi. Turdan döndükten sonra baktığımda herhangi bir ayar kaçmasına denk gelmedim. Gayet güzel bir hiza ile dönmeye devam ediyordu. Ön jant göbeğinde SON Dynamo Hub kullanılmış. Enerji üretimi için göbeğin içine kurulan sistem sayesinde ön aydınlatmaya ihtiyacı olan elektriği yolluyor. Kendinden dinamolu diyebiliriz. Arka jant göbeği ise az önce de anlattığım gibi Rohloff idi. Jantların akıcılığı bir tur bisikleti için oldukça iyi seviyede. Hızlanabildiğim nadir zamanlarda, altımda beni geri çekmeyen bir bisikletle olduğumu hissedebiliyordum. Bunun biraz lastikle de alakası var. Belki sadece asfalt için üretilmiş bir dış lastik kullanıyor olsanız daha da hızlı gidebilirsiniz.
Neredeyse her yerinde matara kafesi sabitleme için gerekli vida boşlukları bulunan bisikletle beraber gelen ve yol tutuşuna hayran kaldığım Schwalbe Marathon Mondial lastiklerle hem asfalt hem de köy yollarında sürüş yaptım. Patlak sorunu yaşamadım. Renk uyumu açısından bisikleti harika bir biçimde tamamlayan Brooks B17 model sele ile fırtınalı bir ilişkim oldu. Pedli tayt ile sürüş yapmama rağmen, ilk iki gün canımı yaktı. Brooks ile yola çıkmadan önce ona biraz alışmak gerekiyormuş. Seleyle beraber verilen balzamı kullanarak, selenin popo şeklinizi almasını falan sağlamanız gerekiyormuş. Keşke yola çıkmadan önce kesintisiz her gün bisikleti kullanıp kendimi seleye alıştırsaymışım. Rahat bir sele olduğu, geniş görüntüsünden aşikar. Hatta üçüncü gün artık biraz daha iyiydim ama yine de acıyan yerlerim ara sıra varlığını hissettiriyordu. Size tavsiyem, seleyle yola çıkmadan önce poponuzu ona alıştırın. Sele konusunu hariç tutarsak, bisiklette herhangi bir acıya sebep olacak problem yaşamadım. Kadro açılarını çok beğendim. Kollarınız oldukça rahat. Sırt ve belde herhangi bir baskı oluşmuyor. Bisikletin üzerindeki duruşunuz dik oluyor ve epey yüksekten tüm yola hakim bir şekilde ilerliyorsunuz.
Neredeyse her yerinde matara kafesi sabitleme için gerekli vida boşlukları bulunan bisikletle beraber gelen ve yol tutuşuna hayran kaldığım Schwalbe Marathon Mondial lastiklerle hem asfalt hem de köy yollarında sürüş yaptım. Patlak sorunu yaşamadım. Renk uyumu açısından bisikleti harika bir biçimde tamamlayan Brooks B17 model sele ile fırtınalı bir ilişkim oldu. Pedli tayt ile sürüş yapmama rağmen, ilk iki gün canımı yaktı. Brooks ile yola çıkmadan önce ona biraz alışmak gerekiyormuş. Seleyle beraber verilen balzamı kullanarak, selenin popo şeklinizi almasını falan sağlamanız gerekiyormuş. Keşke yola çıkmadan önce kesintisiz her gün bisikleti kullanıp kendimi seleye alıştırsaymışım. Rahat bir sele olduğu, geniş görüntüsünden aşikar. Hatta üçüncü gün artık biraz daha iyiydim ama yine de acıyan yerlerim ara sıra varlığını hissettiriyordu. Size tavsiyem, seleyle yola çıkmadan önce poponuzu ona alıştırın. Sele konusunu hariç tutarsak, bisiklette herhangi bir acıya sebep olacak problem yaşamadım. Kadro açılarını çok beğendim. Kollarınız oldukça rahat. Sırt ve belde herhangi bir baskı oluşmuyor. Bisikletin üzerindeki duruşunuz dik oluyor ve epey yüksekten tüm yola hakim bir şekilde ilerliyorsunuz.
Gelelim yazının başındaki konuya. Eğer bütçeniz kısıtlıysa, elinizdeki bisikleti tur bisikletine çevirirken en azından kaliteli ürünler tercih etmeye çalışın. Bagajı falan sağlam olsun. Ancak yeni bisiklet alacak bütçeniz var ve bisiklete karar veremiyorsanız, bisikleti hangi amaçla ve ne sıklıkta kullanacağınızı kendinize mutlaka sorun. Sıklıkla tur yapacağınız bir bisiklet kullanacaksanız, safkan bir tur bisikleti almanızda fayda var. En azından çamurlukları ve arka bagajı takılı vaziyette satılan ve tur için tasarlanmış bisikletler, yüklü hale geldiklerinde size sorun yaratmazlar. Daha dengeli bir sürüşe sahip olursunuz. Bisiklet bir bütün olarak hareket eder. Yani, bagajın ağırlığı bisiklete yön vermez ve sizin gidon hakimiyetinizde zorluğa sebep olmaz. Özellikle bozuk yollarda bisiklet altınızda dans etmez. Burada lastik faktörü de önemli ama sağlam olmayan ve bisikletin bir parçasıymış gibi durmayan bir bagaj ve bisikletten bağımsız hareket eden heybeler işinizi oldukça zorlaştırır. Ben iki şekilde de tur yapmış biri olarak rahatlıkla bunu söyleyebilirim. Tur bisikletleri, tur için tasarlanmıştır ve turda size ihtiyacınız olan dayanıklılık ve güveni verir. Nasıl ki bir şehir bisikletinden yol bisikleti olmuyor veya yol bisikletinden öyle çok uzun dayanıklılık sağlayacak bir tur bisikleti yaratılamıyorsa; dağ veya şehir bisikletinden de tur bisikleti yaratılamaz. Daha doğrusu yaratılır ancak yüzde yüz verimli olamaz. Düşük bütçeli tur bisikletleri de var. Önemli olan, turda tur bisikleti kullanıyor olmak. Bütçeniz fazla ise, bu defa yapacağınız turların uzunlukları önem kazanıyor. Yıllık izinlerinizi değerlendirmek üzere kullanacağınız bir tur bisikleti için başka, uzun süre yollarda kalacaksanız başka bir bütçe ayırmalısınız. Orası size kalmış.
Son olarak, lastik patlaması veya bisikleti bir yere taşımanız gerektiği durumlarda ön veya arka tekerlek sökerken yapmanız gereken şeylerin bir rutini var. Bisikleti satın alırken bunları öğrenmenizde fayda var. Öyle vakit alan şeyler değiller ama itinalı yapmanız gerektiği kesin.
harika bir yazı olmuş. herkese hitap etme konusunda çok başarılısınız. istanbul'a döner dönmez ilk iş bisikleti gidip göreceğim. teşekkürler
YanıtlaSil