27 Ocak 2014 Pazartesi

Atina'da Bisiklet Kullanımı

Hafta sonu Atina'daydım. Algıda seçiciliğin dibine vurmuş bir biçimde, gözlerim sürekli bisikletli insanlara takıldı. Elbette aklımda bu yazıyı yazabilmek için yeterli derecede gözlem yapmak vardı ancak bazı giyim ve aksesuar mağazalarının vitrinindeki irili ufaklı jantlara da gözüm takılmadı değil. Bisiklet ve malzemeleri, iyiden iyiye dekorasyon için kullanılıyor durumda artık.

Tarihi, kültürel yapısı ve planlaması çok eski yıllara dayanan pek çok şehir gibi, Atina da bisiklet kullanımı için pek uygun olmayan bir şehir. Bunun sebeplerini, bozuk yolları, dar sokakları, Roma'dakilerden saygısız ama İstanbul'dakilerden saygılı sürücüleri ve bisiklet yollarının olmayışı ile özetleyebiliriz. Seyahatim süresince bulunduğum yerlerde bisiklet yoluna denk gelmedim. Bisikletler, tıpkı İstanbul'da olduğu gibi arabalarla aynı yolu kullanıyor. Yolun sağından gitmek gibi bir dertleri yok. Neresi boşsa oraya giriyorlar. Kaldırım kullanmaları da mümkün değil zira kaldırımlar genellikle dar ve insanlarla dolu. Ocak ayı olmasına rağmen, gördüğüm bisikletli sayısı iyi seviyedeydi. Etrafta direklere kilitlenmiş vaziyette gördüğüm bisiklet sayısı da fena değildi. Belli ki, sürekli bisiklete binen çekirdek bir kitle var. Ancak, öyle çok da bilinçli kullandıklarını söyleyemem. Kask takma, bisiklete ışık takma vb. güvenlik önlemlerini önemseyen kişi sayısı azdı. Hangi tip bisikleti daha çok gördüğümü soracak olursanız, size kesin bir yanıt veremem. Her tipten bisiklete eşit ağırlıkta denk geldim. Yol bisikletine binen kızları da görmek mümkün, dağ bisikletine binen yaşlı amcaları da. 

Bisiklet kullananların çoğunda gözlemlediğim şey, bisiklet kültürüne çok da yatkın olmadıklarıydı. Yani, bisiklet kullanımının yazılı olmayan kurallarına uyan kişi sayısı azdı. Mesela; kalabalık bir caddede yayaların arasından bisikletle geçmeyi sorun olarak görmüyordu pek çoğu. Ben olsam, bisikletten inerek yoluma devam ederdim. Gerçi bu konuda belediyelere de görev düşüyor olsa gerek. Ertafta biliçlendirmeye yönelik herhangi bir tabela, levha vs. görmedim. Burası bisiklet bilmem nesidir, şurası park yeridir vb. uyarılar hiç yok. Yine de, insanların gündelik ulaşım ihtiyaçlarını bisikletle karşılıyor olmaları hoşuma gitti. Bazıları bisiklet kıyafetleriyle ama pek çoğu günlük kıyafetleriyle bisiklet kullanıyorlardı. En azından bisiklete sarılma işine bir yerden başlamışlar. Bu da sevindirici bir gelişme olarak görülebilir.

Araba kullananların, bisikletlilerin yanından geçerken öyle uzaktan geçme gibi bir dertleri yok. Tablo İstanbul'u andırıyor. Hemen kornaya basmalar, bisiklet onun yolunu bir an bile tıkamış olsa derhal el kol yapmalar, söylenmeler... Hepsine denk geldim Atina'da. Ancak, İstanbul'daki kadar dozu yüksek değil. En azından sıkıştırma, taciz vb. bir şeyle karşılaşmadım. Şehir içinde motosiklet kullanımı yaygın aslında ama onlar da bu keşmekeşe ayak uydurmuş şekildeler. Yolun hangi kısmı boşsa, oradan geçiyorlar. Özenle yolun sağından gitme eğilimi onlarda da pek yok. Dolayısıyla, sürücülerin bisikletlilere olan tavrı motosikletlilere olanla aynı hale gelmiş. Trafik ışıklarının olduğu, meydanlara çıkan geniş caddeler haricinde trafikteki genel eğilim, herkesin kafasına göre takılıyor oluşu şeklinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder