Specialized Sirrus Sport Şehir Bisikleti İncelemesi

Bugüne kadar kullandığım bisikletlerin tümü için birer inceleme yazısı yazacağım. Kendi bisikletlerim haricinde hakkında bir şeyler karalayabilecek kadar vakit geçirdiğim başka bisikletlerle ilgili de bazı kısa yazılarım olacak.

Specialized Sirrus ailesinin Sirrus Sport modeli, benim ilk şehir bisikletimdi. Haziran 2012 itibariyle satın almıştım. Benim boyum 180 cm. 56 boy kadro aldım. Aslında 54 boy da alabilirdim. Boyunuz biraz arada bir boy ise küçük olanı tercih etmek daha mantıklı. En azından benim görüşüm bu yönde. Çok uzun süredir bisiklete binmediğim ve bisikletle ilgili son tecrübem çocukluktan kalma hantal bisikletler olduğu için, bu bisikletin üzerindeki ilk sürüşüm bana oldukça keyifli gelmişti. Bisiklet altımda yok gibiydi. Akıcı, hafif ve hızlanmak istediğinizde size cevap veren bir yapısı vardı. Bu modeli almaya, sonrasında birlikte turlara gideceğim bir arkadaşımın tavsiyesi ile karar vermiştim. Zaten bisikleti almaya da beraber gitmiştik. 

Bisiklet macerasına bir şehir bisikleti ile başlamak en mantıklısıydı. Bunu sonraları daha iyi anladım. Bisikleti yoğunlukla asfaltta kullandığım için, lastikleri kalın bir dağ bisikleti almış olsaydım pişman olurdum diye düşünüyorum. Specialized markası AR-GE işine yatırım yapan bir marka ve kadro geometrileri oldukça başarılı. Bisiklet alırken kadro açılarına özen gösterilmiş bir bisiklet alıyorsanız, sonrasında mutsuz olma ihtimaliniz oldukça düşük. Eğer doğru ayarlar ile kullanıyor ve kendi boyunuza uygun bir kadro seçtiyseniz, bisiklet uzun sürüşlerden sonra dahi herhangi bir ağrıya sebep olmuyor. Sürüşü oldukça güven veriyor. Altınızda size itaat eden bir bisiklet olması, tüm parçalarının ve kadrosunun güven vermesi ayrı bir keyif.

Benim aldığım modelin ön maşası karbon değildi. Dolayısıyla hem arkaya hem de öne bagaj ve çamurluk takılabiliyordu. Yaz boyunca şehir içinde kullandığım için, bisikletle beraber gelen 28c lastikleri, 23c lastikler ile değiştirdim ve daha hızlı ve agresif bir sürüş deneyimi elde etmek için profilli yeni bir jant aldım. Öyle çok da zayıf biri olmadığım için, profilli jantta herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Rüzgarda savrulma vs. problemlerim olmadı. Yavaş yavaş kendimi tanımaya başlamıştım. Belli ki benim bundan sonraki bisikletim yol bisikleti olacaktı zira hızlı gitmeyi ve altımda hemen hızlanabilen bir bisiklet olmasını seviyordum. Havalar yavaş yavaş soğumaya başladıkça, bisiklete çamurluk taktırdım. Sonrasında da bir bagaj eklettim. Lastiklerini de 35c yapınca, güzel bir tur bisikletim olmuş oldu. Bu bisikletin bana göre en büyük artısı, hem şehir içinde ihtiyacınız olan kıvraklığı sağlaması hem de bir tur bisikletinde aradığınız güvenilirliği size sunması. 

Bisikletin üzerindeki Shimano Alivio 8'li sistemi, Shimano Deore 9'lu sistemle değiştirdim. Tektro frenler yerine Deore XT frenler taktırdım. Alivio seti çok kullanmadığım ve temiz kullandığım için satarken iyi bir fiyat ile sattım. Deore set istememin sebebi, fazladan bir ruble dişlisinin, turlarda karşıma çıkabilecek yokuşlarda bana yarar sağlayacak olmasıydı. Diğer yandan, vites grubu biraz daha kaliteli bir bisiklet kullanıyor olmak bana güven verdi. Vites geçişlerinde çok bariz farklılıklar yoktu ancak vites ayarının bozulması diğer sete göre daha az karşılaştığım bir durum haline gelmişti. Bir de kirlenmeye ve hor kullanmaya biraz daha gelebilecek bir set olduğunu duymuştum. Nitekim bu da doğru çıktı. Hemen hemen hiç bakım yapmadan bisikleti 1500 km civarı kullandım ve ne vitesinde bir ayarsızlık oldu ne de başka bir sorun yaşadım. 

Specialized Sirrus Sport şehir bisikleti ile yaklaşık 4000 km yol yaptım ve ne kadrosunda ne de maşasında herhangi bir sorun olmadı. 35 kg yük taşımışlığı da olan bu bisiklet ile gitmediğim yer kalmadı. Bisiklet ile ikinci tanışmam ve acemilikten kurtulmam bu bisiklet ile oldu. Herhangi bir pişmanlık yaşamadım. Bir şehir bisikleti için fiyatı pahalı gelebilir ama bisikletin performansını gördükten sonra, size sürekli kazıklandığınızı söyleyen iç sesiniz neredeyse kaybolup gidiyor.