
Çok fazla kask takan olduğunu söyleyemem. Bisikletinde ışık kullananların sayısı da çok azdı. Bisikleti ulaşım amaçlı ve arabalarla iç içe kullanmalarına rağmen, biraz risk alıyorlar diyebilirim. Fark edilir olma konusunda büyük endişeleri yok sanırım. Herhangi bir bisiklet yoluna denk gelmedim. Bisikletliye dikkat levhaları gördüğüm yerler oldu ama öyle itinalı, boyamaları olan vs. bir yol görmedim. Bisikleti her yerde kullanıyorlar. Tüm turistik veya turistik olmayan bölgelerde, iş kıyafetiyle, gündelik kıyafetle veya nadir de olsa bisiklet kıyafetleriyle kızlı erkekli bisiklete binen kişileri görmek mümkün. Roma'da bisiklet kullanımı yaygın ama bisikletli kişi sayısı azdı. Yani, her yaştan bisiklete binen kişileri gözlemledim. Ancak, sayıları diğer gördüğüm şehirlere kıyasla azdı. Sağda solda kilitlenmiş vaziyette duran bisiklet sayısı da öyle fazla değildi. Yine de hatrı sayılır sayıda park halinde duran bisikletler için ayrılmış bölgeler mevcuttu. Oldukça fazla yürümeme ve gezmeme rağmen, sadece iki tane bisiklet kiralama istasyonu gördüm. Onlarda da bisiklet yoktu. Bu tip şeyler, metropol bir kentte bisiklete binmenin zor olduğu gerçeğini biraz da olsa açıklıyor sanırım.
Toskana bölgesinde yer alan Floransa kentine adımınızı attığınız an dibinizden bir bisikletli geçiveriyor. Kaldırımlarda, yollarda, turistik bölgelerde, köprülerde, şehir dışında ve aklınıza gelebilecek başka her yerde bisikletli görmek mümkün. Hem kullanım çok yaygın hem de bisiklete binen kişi sayısı yüksek. Bisiklete dikkat çeken levhalar daha fazla. Sürücüler, Roma'daki sürücülere kıyasla daha saygılı ve daha temkinli. Şehirleri yürüyerek gezdiğim için, pek çok örnek gördüm. Hepsinde sonuç aynıydı. Hiçbir sürtüşme görmedim. Şehrin dışına doğru çıkıldıkça, tek tük de olsa bisiklet yolları gördüm. Çizgileri ve levhaları olan muntazam yollardı. Ancak, şehir merkezine yakınlaştıkça yapılar eskiyor, yollar daralıyor ve genişletme veya ekleme yapılabilecek hiçbir yer bulunamıyor. Dolayısıyla, burada da arabalarla ve bazen de yayalarla iç içe bir bisiklet kullanımı söz konusu. Ancak, bu durum bisikletle turistik turlar düzenlenmesine engel olmamış. Floransa'yı bisikletle turlamaya ne dersiniz? ilanlarını her yerde görmek mümkün. Floransa'ya, bir Amsterdam ya da Kopenhag kadar olmasa da; bisiklet kenti demek mümkün. Bisiklet kültürü yerleşmiş. Kullanan da kullanmayan da bu kültüre saygı duyuyor. Şehrin her yerinde, direklere veya bisiklet parklarına kilitlenmiş yüzlerce bisiklet var. Tren istasyonundan iner inmez karşınıza çıkan, başında birinin durduğu, kiralık bisiklet hizmeti sunulan bir yer var. Bisiklet parkının hemen yanına bisikletleri dizmiş, oldukça uygun bir fiyata bisiklet kiralıyor.
Biraz daha kuzeye, Emilia-Romagna bölgesindeki Bologna'ya geldiğimizde ise bisiklet için kullanılabilecek daha geniş alanlar olduğunu söyleyebilirim. Tren istasyonunun hemen yanında bisiklet kiralama istasyonu mevcut. Şehrin tarihi ve turistik merkezi daha küçük olduğundan, ondan biraz uzaklaşınca, bisikletlilerin daha rahat kullanabileceği yollar başlıyor. Bisikletliler için trafik ışıklarının da mevcut olduğu, yine sayıları çok olmayan bisiklet yolları bulmak mümkün. Şehirde yenilik yapmaya müsait bölgeler bulunduğu için, gerekli düzenlemeler yapılmış ve şehirde bisiklet dostu bir hava yaratılmış. Burada da bisikletliye saygı var ve herkes bir yerden bisikletli çıkabileceğinin farkında. İstanbul'daki bisikletliyi adamdan saymama eğilimi kesinlikle yok. Zaten, genel olarak İtalya'da bisiklet kültürünün yaygınlaştığını ve içselleştiğini, bazı işletmelerin bisikleti bir reklam aracı olarak kullanmalarından, mağazaların vitrinlerinin önünü onlarla süslüyor olmalarından ve restoran girişinde renkli bir görüntü oluşturmak için kullanmasından anlayabiliyorsunuz.
İtalya'da gördüğüm bisikletler, genellikle şehir bisikletiydi. En büyük yüzde o gruba ait. Geri kalanlar arasında ise, katlanabilir bisiklet, eski yol bisikletleri ve dağ bisikletlerinin dağılımı eşit orandaydı. Yerel, ucuz üretim İtalyan bisikletleri kullanıyorlardı. Bisikletlerin çoğu, ya hali hazırda heybeli ya da heybe takmaya uygun vaziyetteydi. Hemen hemen hepsinde zil vardı ancak aydınlatma öyle hepsinde yoktu.
Son olarak, Floransa'daki Michelangelo tepesinde tamamladıkları bir etabı kutlayan yaklaşık 50 kadar yol bisikletlisine denk geldim. Çoğunun bisikleti karbondu ve markaları kendi ülkeleri İtalya'ya ait olan bisikletler kullanıyorlardı. Onlarla gerçekleştirdiğim sohbetler ve kendi gözlemlerim ışığında özetlemem gerekirse İtalya, önceki paragraflarda anlattıklarıma rağmen henüz kuzeydeki ülkeler kadar şehirde bisiklet kültürünün yaygın olduğu bir ülke değil ancak sportif anlamda bisiklet kültürü son derece yaygın ve popüler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder